| Sektörden Haberler
Türkiye’de Siber Güvenlik Başkanlığı Kuruldu: Kamu ve Özel Sektör İçin Yeni Dönem!
Türkiye, siber tehditlere karşı daha güçlü ve merkezi bir yapıyla mücadele edebilmek amacıyla Siber Güvenlik Başkanlığını kurdu. 8 Ocak 2025 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile resmen faaliyete geçen bu yeni yapı, Türkiye’nin siber güvenlik stratejisini yönlendiren ve uygulayan en üst düzey otorite olacak.
Bu hamle, dijital dünyada artan siber saldırılar, kritik altyapılara yönelik tehditler ve küresel çapta büyüyen siber savaşların gölgesinde atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak, bu yeni dönemde yalnızca kamu kurumlarının değil, özel sektörün de sorumluluk alması gerektiği unutulmamalıdır.
Siber Güvenlik Başkanlığı’nın Görevleri
Başkanlık, Türkiye’nin siber güvenlik ekosistemini güçlendirmek, ulusal güvenliği korumak ve yerli teknolojilerin geliştirilmesini desteklemek amacıyla faaliyet gösterecek. Özellikle enerji, ulaşım, finans, sağlık ve haberleşme gibi kritik altyapıların korunması için politikalar belirleyecek ve uygulamalar geliştirecek.
Başkanlık, Ankara’da merkezi bir yapıda konumlandırılacak ve üç temel ana hizmet birimiyle görev yapacak:
Siber Savunma Genel Müdürlüğü: Devletin siber saldırılara karşı savunma mekanizmalarını oluşturacak.
Siber Mukavemet Genel Müdürlüğü: Ulusal kriz yönetimi, siber saldırı senaryoları ve güvenlik testlerini yönetecek.
Ekosistem Geliştirme Genel Müdürlüğü: Yerli siber güvenlik ürünleri ve yazılımlarının geliştirilmesini destekleyecek, özel sektör ve akademik iş birliklerini artıracak.
Ancak, bu çabalar yalnızca devletin çabasıyla sınırlı kalamaz. Siber güvenlik, bütüncül bir yaklaşım gerektiren bir ulusal güvenlik meselesidir ve özel sektörün bu sürece etkin bir şekilde katılması zorunludur.
Özel Sektör de Taşın Altına Elini Koymalı!
Geleneksel olarak siber güvenlik, devletin ya da büyük finans kuruluşlarının sorumluluğunda gibi algılansa da, artık bu anlayışın değişmesi gerekiyor. “Bana bir şey olmaz” ya da “Biz küçük bir şirketiz, kim bize saldırır?” gibi yaklaşımlar, büyük güvenlik açıkları yaratıyor.
Son yıllarda dünya genelinde yaşanan fidye yazılım (ransomware) saldırıları, küçük ölçekli firmaların da büyük hedefler olabileceğini gösterdi. Birçok saldırgan, büyük şirketleri veya devlet kurumlarını doğrudan hedef almak yerine, onların tedarik zincirindeki zayıf halkaları kullanarak içeri sızıyor. Bu nedenle özel sektör, siber güvenliği bir zorunluluk olarak görmeli ve aktif şekilde sürece dahil olmalıdır.
Özel sektörün siber güvenliğe katkı sağlayabileceği bazı temel alanlar şunlardır:
1. Bilinç ve Farkındalık Artırılmalı
Şirket çalışanları, e-posta oltalama saldırıları (phishing), kötü amaçlı yazılımlar ve sosyal mühendislik saldırıları hakkında düzenli olarak eğitilmelidir. Çünkü birçok siber saldırı, teknolojik bir zaafiyetten çok, insan hatasıyla gerçekleşiyor.
2. Siber Güvenlik Yatırımları Önceliklendirilmelidir
Firmalar, siber güvenliği bir maliyet değil, bir yatırım olarak görmelidir. Güvenli bir altyapı kurmak, şirketlerin hem itibarı hem de operasyonel sürekliliği açısından hayati öneme sahiptir.
3. Kamu-Özel İş Birliği Artırılmalı
Siber Güvenlik Başkanlığı, özel sektörde faaliyet gösteren firmalarla doğrudan iş birliği yaparak tehdit istihbaratı paylaşımı, ortak güvenlik politikaları ve yerli siber güvenlik ürünlerinin kullanımını teşvik etmelidir.
4. Yerli Siber Güvenlik Teknolojileri Desteklenmeli
Türkiye’nin siber güvenlik alanında dışa bağımlılığını azaltmak için özel sektör, yerli güvenlik yazılımlarına yatırım yapmalı ve siber güvenlik çözümlerinin geliştirilmesine destek vermelidir. Özellikle KOBİ’ler, siber güvenlik konusunda yerli girişimlerle iş birliği yaparak güvenliklerini artırabilirler.
5. Zorunlu Siber Güvenlik Standartları Getirilmeli
Özel sektör firmalarının, belirli siber güvenlik standartlarını uygulaması için sertifikasyon ve denetim mekanizmaları devreye alınmalıdır. Kritik sektörlerde faaliyet gösteren özel kuruluşlar, zayıf güvenlik politikalarından dolayı ulusal güvenliği riske atmamalıdır.
Siber Güvenlik, Ulusal Güvenliğin Bir Parçasıdır!
Bugün siber güvenlik, sadece IT departmanlarının ya da devlet kurumlarının sorumluluğunda olan bir konu değil, doğrudan ulusal güvenlik meselesidir. Bir enerji santralinin, bir bankanın veya bir sağlık kuruluşunun siber saldırıya uğraması, sadece ilgili kurumları değil, milyonlarca insanı etkileyebilir.
Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin, siber güvenliği yalnızca yasal bir yükümlülük olarak değil, iş sürekliliği açısından kritik bir unsur olarak ele alması gerekmektedir.
Siber Güvenlik Başkanlığı, kamu ve özel sektörün ortak çalışmasını sağlayarak, Türkiye’nin dijital dünyada daha güvenli bir konumda olmasını hedefliyor. Ancak bu hedefin gerçekleşmesi için tüm kurumların ve bireylerin bilinçli ve proaktif hareket etmesi gerekiyor.
Unutmayalım ki, siber güvenlik herkesin sorumluluğudur!